YILDIZ DOYRAN
DİRENME NOKTASI // 18 ARALIK 2009 – 16 OCAK 2010
İlk insanın hayata başladığı andan bugüne kadar olan süreci incelediğimizde; parçası olduğu doğaya karşı kendi kurallarını koyduğunu, dolayısıyla da doğadan yavaş yavaş koptuğunu, bir anlamda kendi ölümünü de hazırladığını net bir şekilde görmekteyiz. Aslında oldukça net olarak gördüğümüz bu durum; insanın ele geçirme ve sahip olma duygusunun, diğer duygularından daha baskın olmasının sonucunda gelişmiş bugünkü halini almıştır. Tabi durum bu kadar basit değildir. Sahip olma duygusu; kapitalist sistemin insan beynine empoze ettiği bir durumdur.
Direnç kelimesi; bir güce karşı koyma ve onunla mücadele etme isteği olarak tanımlanır. Artan nüfus, tarım alanlarının ve yeşil alanların azalması, çarpık kentleşme, gökyüzüne salınan zehirli gazlar ve çevre kirliliğine karşi doğanın hala direndiğini görürüz. Yıldız Doyran’ın gerçek bir sanatçı kimliği ve entellektüel sorumluluğu ile alarm veren doğaya sahip çıkmak, onun direncini desteklemek amacı ile büyük resimler yapmakta olduğunu,bu konuyu bize hatırlattığını görürüz.
Yıldız Doyran; yapıtlarının temeline doğayı koyarken, modern insanın doğa ile yaşadığı çelişkili süreci de biçimsel imgelemeler üzerinden eleştirmektedir. Her bir resim, kendi yüzeyi üzerinde ayrı bir dünya gibidir. Farklı renk katmanları, coşkulu firça darbeleri, glazeler; şeffaf yanılsama sürecine giren bizlere, doğanın en dirençli bitkilerinden biri olan bataklık sazlarının soyut yansımaları olarak sunulmaktadır. Yıldız Doyran; yaptığı resimlerle ve periferi dışında sürdürüğü yaşantısıyla bu direnişin önemli sembollerinden biri olmuştur. Doğadaki bataklık sazlarının gösterdiği direnç ile bu direnci resimlerine taşıyan Yıldız’ın direncinin kesiştiği yer, direnme noktasının aslını oluşturmaktadır.
Küratör: Denizhan Özer
Güncel Sergi